Kur'an'ın İkliminde

 

16.Nahl Suresi

BismillahirRahmanirRahim

1.Allah’ın buyruğu gelmiştir, hemen devamı için aceleci olmayınız![1] Allah onların ortak kıldıklarından beridir yücedir!

2.Melekleri, kullarından gerek gördüğüne, kendi iradesi gereğince ruh ile indirir.[2] “Kullarımı uyarınız, kesinlikle benden başka ilah yoktur, mutlaka bana bilinçli duyarlı olunuz!” diye vahiy buyurur.

3.Gökleri ve yeri gerçeği ortaya koymak üzere yaratmıştır. Onların ortak kıldıklarından beridir yücedir.

4.İnsanı özgü bir sıvıdan[3] yaratmıştır. Bir de bakarsın ki apaçık bir düşman kesilir.

5.Enam türü hayvanları[4] da O yaratmıştır. Isınma ve diğer konularda onlardan yararlanırsınız ve onlardan beslenirsiniz.

6.Otlaktan aldığınızda ve otlağa saldığınızda onlarda nice güzellikler bulursunuz.

7.Yarı canınız çıkmadan ulaşamayacağınız nice beldelere yüklerinizi onlar taşır. Elbet Rabbiniz çok merhametlidir, iyilikle muamele edicidir.

8.Üzerlerine binmeniz ve bir hoşluk yaşamanız üzere atlar, katırlar, merkepler yaratmıştır. Daha bilmediğiniz nice şeyleri yaratmıştır.

9.Doğru yolun ne olduğunu ve nasıl olması gerektiğini belirlemek Allah’ın yetkisindedir. Yoldan çıkanlar da elbet olacaktır. Gerek görse hepinizi mutlaka doğru yola getirirdi.

10.Gökten sizin için su indiren O’dur. İçtiğiniz suya kaynak olur, ağaçlar ondan beslenir, hayvanlarınızın otlağı onunla yeşerir.

11.Onunla sizin için ekini, zeytini, hurmalıkları, üzüm bağlarını ve her türlü sebzeyi meyveyi bitirir. Elbet fikir edinecek olanlar için bunda bir delil vardır.

12.Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı hizmetinize sunmuştur. Yıldızlar da O’nun iradesince hizmetinizdedir. Elbet bunda aklını kullanacaklar için deliller vardır.

13.Ayrıca sizin için yeryüzünde rengârenk yaratıp çoğalttığı nice şeyler bulunur! Elbet fikir edinecek olanlar için bunda bir delil vardır.

14.Taze et yiyebilmeniz ve takınacağınız ziynet çıkarabilmeniz üzere denizi hizmete sunan O’dur. Lütfundan nasip arayasınız diye gemilerin suları yara yara yol aldığını görürsün.  Ola ki şükredersiniz!

15.Sizi sallayıp sürükleyip batırır diye yeryüzüne kök salmış dağlar yerleştirdi.[5] Sizin için oraya nehirler ve yollar serpiştirdi.  Ola ki doğru yol alırsınız!

16.Size nice işaretler sunmuştur. Yıldız ile de yön tayini yapabiliyorlar.

17.Yaratan yaratamayan gibi olur mu? Hiç düşünmez misiniz?

18.Allah’ın nimetini saymaya kalksanız sayamazsınız. Elbet Allah bağışlayıcıdır, iyilikle muamele edicidir.

19.Allah gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da bilir.

20.Allah’tan başka çağırdıkları kimseler[6] hiçbir şeyi yaratamazlar, zaten kendileri yaratılmışlardır.

21.Ölüdürler, diri değillerdir.[7] Ne zaman diriltileceklerinin farkında değillerdir.

22.İlahınız bir tek ilahtır. Ahiretten emin olmayanların kalpleri inkârcı kesilmiştir. Büyüklenmişlerdir.

23.Başka bir ihtimal yok, elbet Allah gizlediklerini de açığa vurduklarını bilir. Büyüklenenleri sevmez.

24.Onlara “Rabbinizin bu vahiyleri nedir?” diye sorulduğunda  “Öncekilerin masalları!” diye alay ederler.

25.Huzura çıkış gününde hem kendi günahlarının altında hem de bilgisizce sapmalarına vesile olduklarının günahları altında ezilmeleri üzere böyle yapabiliyorlar. Bilmelisiniz ki çok kötü bir yükün altına giriyorlar.

26.Onlardan öncekiler de nice planlar kurmuşlardı ama Allah binalarına temellerinden girmiş ve üzerlerindeki tavan başlarına inmişti. Hiç farkına varamadıkları şekilde kendilerine azap gelmişti!

27.Sonra Allah huzura çıkış günü onları rezil rüsva edecektir. Onlara şunu diyecektir: Uğrunda mücadeleye giriştiğiniz bana ortak gördüğünüz kimseler nerededirler? İlimle nasiplendirilenler şöyle diyecekler: Bugün rezillik ve felaket inkârcıların üzerinde olacaktır.

28.Melekler inkârcıları kendilerine zulmetmiş halleriyle vefat ettirirler. Tam bir teslimiyet üzere olurlar ve “biz bir kötülük yapıyor değildik” deme durumunda kalırlar. Hayır! Elbet Allah yapıp ettiklerinizi bilmektedir!

29.Artık cehennemin kapılarından giriniz, orada kalıcı olacaksınız! Büyüklenenlerin yeri ne kötüdür!

30.Bilinçli duyarlı olanlara “Rabbinizin bu vahiyleri nedir?” diye sorulduğunda “iyiliktir rahmettir” derler. Bu dünyada iyilik üzere gereğince davrananlar için iyilikler güzellikler olacaktır. Elbet ahiret yaşamı çok daha iyidir. Bilinçli duyarlı olanların yaşamı ne güzeldir.

31.İçerisinden ırmaklar akan adn cennetlerine yerleşke bahçelerine gireceklerdir. Onlar için orada gerek gördükleri her şey olacaktır. Böylece Allah bilinçli duyarlı olanları ödüllendirecektir.

32.Melekler uygun davranış sergileyenleri “Selam size! Yapıp ettikleriniz gereğince giriniz artık cennete!” diyerek vefat ettirirler.

33.İlla kendilerine meleklerin gelmesini mi ya da Rabbinin emrinin ulaşmasını mı bekliyorlar? İşte kendilerinden öncekilerin yapıp ettikleri de ortada! Allah onlara haksızlık etmedi lakin onlar kendilerine zulmeder oldular.

34.Sonunda yaptıklarının kötü neticesiyle yüzleştiler ve alay edip durdukları şey kendilerini kuşattı. 

35.Ortak kılanlar şöyle dediler: Allah gerek görseydi biz de atalarımız da O’ndan başka hiçbir şeye kul olmazdık, O’ndan başka hiçbir şeyi dokunulmaz yapmazdık.[8] Kendilerinden öncekiler de böyle söylendiler. Resullerin apaçık tebliğden başka bir görevi mi var? 

36.Her neslin arasından mutlaka bir resul çıkarmışızdır. “Sadece Allah’a kul olunuz, saptırıcılardan uzak durunuz!” diye buyurmuşuzdur. Aralarından Allah’ın rehberliğinde yol alanlar da olmuştur sapkınlığa müstahak olanlar da olmuştur.  Yeryüzünde dolaşın da bakın yalanlayanların sonu nasıl olmuş!

37.Onların doğruyu bulmaları için sen ne kadar gayretli olsan da Allah saptırıcı olanı doğruya iletmez.  Öylelerinin bir yardımcıları olmaz.

38.“Allah öleni bir daha diriltmez” diye Allah adına yeminde ısrarcı oldular. Hayır, Allah’ın kendi adına kesin bir vaadidir bu. Lakin insanların çoğu anlamazlar.

39.Hakkında ayrılığa düştükleri konuları onlara açık açık sunması ve inkârcı olanların kendilerinin yalancı olduklarını artık bilmeleri üzere Allah ölüleri diriltecektir.

40.Bir şeyin olması yönünde irade ortaya koyduğumuz zaman onun hakkındaki sözümüz ancak “ol!” demektir ve neticede oluşur.

41.Zulme uğramalarından sonra Allah yolunda hicret edenlere dünya hayatında mutlaka güzelce yerleşim imkânları sunacağız. Ahiret ödülü çok daha güzel olacaktır. Keşke anlayabilseler.

42.Allah yolunda olanlar sabır gösterirler ve ancak Rablerini vekil edinirler.  

43.Senden önce de ancak kendilerine vahiy buyurduğumuz erkekleri resul gönderdik.[9] Eğer bilmiyorsanız hatırlatıcı mesajla[10] yüzleşmiş olanlara sorun.[11]

44.O resulleri apaçık delillerle ve yazılı belgelerle göndermiştik. Sana da bu hatırlatıcı mesajı insanlara indirileni kendilerine açıklayasın diye indirdik. Ola ki bir fikir edinirler![12]

45.Kötülükleri planlayanlar Allah’ın onları yerin dibine geçirmesinden ya da azabın kendilerine farkına bile varamayacakları şekilde ulaşmasından emin mi oldular?

46.Yahut onlar yaşam süreçlerinde azabın kendilerini yakalamasından emin mi oldular? Onlar asla aciz koyabilecek değillerdir!

47.Yahut azabın kendilerini korkuları üzere yakalamasından emin mi oldular? Elbet Rabbiniz çok merhametlidir, iyilikle muamele edicidir.

48.Yahut Allah’ın yarattığı herhangi bir şeye bakmadılar mı? Her şey gölgeleriyle sağdan soldan Allah’a tam bir teslimiyet üzere dönüşüm sergilerler, boyun eğmiş durumdadırlar.

49.Göklerde ve yerde kımıldanan tüm canlılar ve de melekler Allah’a tam bir teslimiyet üzeredirler. Büyüklük sergileyecek bir durumları yoktur. 

50.Üzerlerinde yetkili olan Rablerinden korkarlar ve aldıkları emirleri uygularlar.

51.Allah şunu buyurmuştur: İki ilah edinmeyiniz! Bir tek ilah O’dur. Sadece benden korkunuz benden sakınınız!

52.Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Din sadece ve sadece O’nun yetkisindedir. Allah’tan başkasına mı bilinçli duyarlı olacaksınız?

53.Ulaştığınız her nimet Allah’tandır. Sonra size bir zarar dokunduğunda elbet O’na yalvarır yakarırsınız!

54.Sonra zararı üzerinizden kaldırdığı an aranızdan bazıları hiç gecikmeden Rablerine ortak kılmaya koyulurlar.  

55.Onlara sunduğumuz tüm güzelliklere rağmen inkârcı kesilmeleri üzere şirke sürükleniyorlar. İstifadelenin bakalım yakında anlayacaksınız!

56.Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden ne olduğunu bilmedikleri şeylere pay çıkarıyorlar.[13] Allah adına biline ki elbette uydurduğunuz yalanlardan sorgulanacaksınız!

57.Allah’a kızlar isnat ediyorlar. O, bu tür yakıştırmalardan beridir şanı yücedir! Kendileri mutlaka erkek evlat sahibi olmayı arzuluyorlar.[14]

58.Onlardan birine kız çocuğu müjdelendiği zaman morarıyor, bir türlü kabullenemiyor.

59.Kız evlatla müjdelendiği için kendini o kadar kötü hissediyor ki toplumun içine çıkamıyor. Utanç duyup onu kabullense mi yoksa toprağa mı gömse? Bakınız ki ne kadar da kötü hüküm veriyorlar.

60.Ahirete inanç edinemeyenler en kötü örnekliği oluştururlar. En yerinde örnekleri sunmak Allah’ın işidir.  O, her şeye güç yetirendir, en doğru kararı verendir.

61.Allah insanlara haksızlıklarının hesabını hemen soracak olsaydı yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Lakin onlara adı konmuş bir sürece kadar zaman tanıyor. Süreçlerini doldurduklarında bir an bile ertelenmezler, bir an öncesine alınmazlar.

62.kötü gördüklerini Allah’a yakıştırıyorlar ama kendilerinin en güzeline layık oldukları yalanını dillendiriyorlar. Başka ihtimal yok, kesinlikle öylelerinin hakları ateştir ve oraya öncelikle atılacaklardır.

63.Allah adına biline ki elbet senden önceki nesillere de resuller göndermiştik. Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterdi. Bugün onların velisi odur ama mutlaka onlara acıklı bir azap dokunacaktır.

64.Sana kitabı ayrılığa düştükleri konuları onlara mutlaka açıklayasın ve inanacaklar için bir aydınlık bir rahmet olsun diye indirdik.[15]

65.Allah gökten su indirmiş ve ölü durumdaki yeryüzünü onunla canlandırmıştır. Elbet bunda söz dinleyenler için bir delil vardır.

66.Enam türü hayvanlarda[16] sizin için mutlaka bir ibret bulunur. Sizin içecek olanlarınıza onların karınlarındaki sindirimleriyle kanlarının ayrışmasından çok leziz yutulacak saf bir süt içiriyoruz.

67.Hurma ve üzüm ürünlerinden sarhoş edici içkiler de yapabiliyorsunuz güzel rızıklar da edinebiliyorsunuz. Elbet bunda aklını kullanacaklar için bir delil vardır.

68.Rabbin arıya şunu vahyetmiştir: Dağlarda, ağaçlarda ve kurulu çardaklarda kovanlar edin![17]  

69.Sonra her tür üründen beslen ve Rabbinin belirlediği yollarda kolaylıkla gezin! Karınlarından insanlara şifa olan rengârenk ballar hâsıl olmaktadır. Elbet bunda fikir edinecekler için bir delil vardır.

70.Allah sizi yaratmıştır sonra vefat ettirecektir. Bazılarınız ilim sahibi olduktan sonra hiçbir farkındalığı kalmaması üzere ömrün en verimsiz yıllarına ulaştırılır. Elbet Allah bilendir, her şeye bir ölçü koyandır.

71.Allah rızık edinmeniz açısından her birinizi farklı imkânlarla donatmıştır. Üstün imkânlara ulaştırılanlar rızıklarını sözleşmeleri altında çalışanlara ölçüsüzce aktarmazlar ki durumları eşitlenmesin. O halde Allah’ın nimetiyle nasıl zıtlaşabiliyorlar?[18]

72.Allah size kendi türünüzden eşler var etmiştir. Eşlerinizden çocuklar nesiller çoğaltmıştır. Sizi iyi temiz faydalı ürünlerle rızıklandırmıştır. Boş söylemlere inanıyorlar da Allah’ın nimetine mi inkârcı oluyorlar?

73.Allah’tan başkalarına da kulluk ediyorlar. Oysa bunlara göklerden ve yerden hiçbir şekilde mutlak rızık sağlama imkânları yoktur.

74.Allah’ı başkalarına benzetmeye kalkışmayın.[19] Allah bilir siz bilmezsiniz!

75.Allah, hiçbir şekilde yetki alanı olmayan emir altındaki bir kulun durumu ile katımızdan güzelce rızıklandırdığımız, gizli açık her şekilde harcamalar yapabilen kimsenin durumunu size örnek olarak sunar. Şimdi bunların durumları birbirine benziyor mu? Değerlendirme Allah’a aittir. Hayır, çokları anlamıyorlar!

76.Allah şu iki kimsenin durumlarını da örnek olarak hatırlatır. Bir tanesi dilsizdir ve hiçbir şekilde tasarruf imkânı yoktur. Her halükarda efendisine muhtaçtır. Tek başına hiçbir yeterliliği yoktur. Şimdi bu kimse adalet ile hüküm süren ve dosdoğru yol üzere egemenliği olan kimse ile benzer durumda mıdır?

77.Göklerin ve yerin sırları Allah’ın tasarrufundadır. Hesabın görülme vaktine ulaşma durumu göz açıp kapama kadar bir şeydir! Belki de daha çabukmuş gibi olacaktır. Elbet Allah her şey üzerinde takdiri olandır.

78.Allah sizi analarınızın karnından hiçbir şey bilmez olarak çıkarmıştır. Size duyuş, düşünüş ve farkındalık lütfetmiştir. Ola ki şükredersiniz!

79.Gökyüzünün boşluğunda süzülen hizmete sunulmuş kuşları görmediler mi? Onları havada Allah’tan başkası tutuyor değil. Elbet bunda emin olacaklar için deliller vardır. 

80.Allah binalarınızda size bir istirahat ortamı sağlamıştır. Enam türü[20] hayvanların derilerinden sizin için göç zamanınıza ve ikamet anınıza göre hafif bulacağınız kılıflar sunmuştur. Onların yünlerinden, tüylerinden, kıllarından dayanıklı gereçler ve bir süreliğine yararlanabileceğiniz şeyler lütfetmiştir.

81.Allah yarattıklarından sizin için gölgeler kılmış, dağlardan barınaklar sağlamış, sizi sıcakta ve sıkıntılarda koruyacak giysiler lütfetmiştir. Böylece size olan nimetini tam sağlıyor ki ola ki yanlışlardan uzak durur sağlam kimseler olursunuz.

82.Eğer yüz çevirirlerse bilesin ki sana düşen ancak apaçık tebliğdir.

83.Allah’ın nimetinin farkına varıyorlar ama sonra anlamazdan geliyorlar. Onların çokları inkârcıdırlar.

84.Her ümmetin içinden bir şahit çıkaracağımız gün artık inkârcı olanlara fırsat tanınmayacaktır ve özür beyanlarına bakılmayacaktır! 

85.Hak tanımazlar azabı gördükleri zaman kendilerinden azap hafifletilmeyecektir ve taraflarına bakılmayacaktır.

86.Ortak kılanlar ortaklık atfettikleri kimseleri gördükleri zaman şunu söyleyeceklerdir: Rabbimiz! Senden başka da kendilerine çağrı yaptığımız ortaklık atfında bulunduğumuz kimseler işte şunlardır! Onlar da bunlara cevabı yapıştıracaklar: Siz bizlere ortaklık atfetmekle elbet yalancı kimselersiniz.

87.O gün Allah’a tam teslimiyet üzere olacaklardır ve uydura geldikleri şeyler kendileri için yalan çıkacaktır.

88.İnkârcı kesilen ve Allah’ın yolundan alıkoyanlara bu bozguncu tavırları gereğince azap üstüne azabı ziyade edeceğiz. 

89.Her ümmetin içinden kendi aleyhlerine bir tanık çıkaracağımız gün seni de bunların üzerlerine şahit getirmiş olacağız. Bu kitabı sana her konuyla ilgili bir açıklama ve yanlışlardan geri duracak sağlam kimseler için bir aydınlık, rahmet ve müjde olsun diye indirdik.[21]

90.Elbet Allah hakkaniyetli olmayı, gereğince davranmayı ve yakınlara sunum yapmayı emreder; fenalıkta bulunmayı, kötülüğe yol almayı ve zalimce davranmayı men eder; belki düşünürsünüz diye size öğüt verir.

91.Bir konuda anlaşıp sözleştiğiniz zaman Allah’ın ahdine bağlılık gösteriniz.[22] Sorumluluklarınızı teyit ettikten sonra eğip bükmeyiniz. Zira Allah’ı sorumluluğunuz konusunda kefil yapmış bulunuyorsunuz. Allah yapıp ettiklerinizi bilmektedir.

92.İpliği eğirip sapasağlam hale getirdikten sonra sökerek işi boşa çıkaran kadın gibi olmayınız. Bir tarafın diğer taraftan güçlü olmasına bakıp da sorumluluk altına girmiş olduğunuz konuları aranızda sıkıntı vesilesi yapmayınız. Allah sizi bu durumlarla sınamaktadır ve mutlaka huzura çıkış gününde ayrılığa düştüğünüz hususları size beyan edecektir.

93.Eğer Allah gerek görseydi elbet sizi bir tek ümmet kılardı. Lakin gerek gördüğünü yanlışa bırakır gerek gördüğünü doğruya iletir.[23] Yapıp ettiklerinizden mutlaka sorgulanacaksınız!

94.Yeminlerinizi birbirinizi aldatma vesilesi yapmayınız. Sonra sağlam basan ayak tökezler, neticede Allah’ın yolundan alıkoymanız gereğince kötü sonu tadarsınız. Doğrusu bu sizin için büyük bir azap olur.

95.Allah’ın ahdine karşılık az bir bedeli[24] satın almayınız. Eğer bilirseniz kesinlikle Allah katında olan sizin için daha iyidir.

96.Sizin yanınızda olan tükenir ama Allah’ın katında olan tükenmez. Sabır gösterenlerin ecirlerini yapıp ettiklerinin tam gereğince takdir ederiz.

97.Erkek olsun kadın olsun kim inançlı olarak uygun davranış sergilerse elbet onu güzel bir hayatla ihya ederiz. Onlara ecirlerini elbet yapıp ettiklerinin tam gereğince takdir ederiz.

98.Kur’an’ı okuduğun zaman lanetli şeytandan Allah’a sığın.

99.Doğrusu onun, inanan ve Rablerini vekil edinenler üzerinde hiçbir gücü yoktur.

100.Onun gücü ancak kendisini veli edinenlere ve ortak kılanlara yeter. 

101.Bir delilin yerine başka bir delili getirdiğimiz zaman mesele açıktır ki Allah neyi indireceğini en iyi bilendir. Dediler ki: Sen ancak bir iftiracısın! Hayır, çokları anlamıyorlar!

102.De ki: Onu gerçeği ortaya koymak üzere, inananlara sebat vermek için, yanlışlardan geri duracak sağlam kimselere bir aydınlık ve bir müjde olarak Ruhul Kudüs Rabbinin katından indirmiştir.

103.Biz elbet onların “Buna mutlaka bir insan öğretiyor!” dediklerini biliyoruz. İma ettikleri kişinin dili yabancıdır. Bu ise net sunumu olan bir dil üzeredir.[25]

104.Eğer birileri Allah’ın delillerine inanmıyorlarsa elbet Allah onları doğruya iletecek değildir. Öyleleri için acıklı bir azap olacaktır.

105.Allah’ın delillerine inanmayanlar ancak yalan uydururlar. Onlar kesinlikle yalancılardır.

106.Kim inancından sonra Allah’a karşı inkârcı kesilirse mutlaka Allah’ın gazabı onların üzerinde olacaktır. Ama kalbi inanç ile huzur bulduğu halde zorlamaya mazur kalanın durumu farklıdır. Lakin kim gönlünü inkârcılığa açarsa elbet Allah’ın gazabı öylelerine olur. Onlar için büyük bir azap olacaktır.

107.Bu netice dünya hayatını ahirete tercih etmeleri sebebiyledir. Elbet Allah inkârcı olanları doğruya iletmez.

108.Onlar Allah’ın, kalplerini kulaklarını gözlerini mühürlediği kimselerdir.[26] İşte onlar gerçeklerden nasipsizlerdir.

109.Başka ihtimal yok! Onlar ahirette kaybedecek olanlardır.

110.Sonra elbette ki Rabbin baskıya uğramalarının ardından hicret eden, devamında gayretli olan ve sabır gösteren kimselere mutlaka bu hallerinden sonra bağışlayıcıdır, iyilikle muamele edicidir.

111.Gün gelir herkes kendi canının derdine düşer. Her biri yaptığınca karşılık görür. Asla haksızlığa uğratılmazlar.

112.Allah, güven ve huzur dolu bir memleketin durumunu örnek olarak sunar: Bu memlekete rızıklar her taraftan bol bol akmaktadır. Ama Allah’ın nimetleri karşısında nankör kesilmişlerdir. Sonunda Allah onlara açlığın sefaletini ve ürettiklerinden yoksun düşmenin korkusunu tattırmıştır.

113.Oysa onlara aralarından bir resul gelmişti. Onu yalanladılar ve azap kendilerini yakalayıverdi. Onlar hak tanımaz kimselerdi. 

114.Şu halde Allah’ın size rızık olarak verdiklerinin iyi temiz faydalı olan helalinden yiyin. Eğer sadece Allah’a kul oluyorsanız O’nun nimetlerine şükredin.

115.O size ancak ölmüş olan hayvanı, kanı, domuz etini ve kendisinde Allah’tan başkasının adı anılmış olanı haram kılmıştır.[27] Kim mecbur kalırsa arzulu olmadıkça ve sınırı aşmadıkça elbet Allah bağışlayıcıdır, iyilikle muamele edicidir.

116.Dillerinizin yalan nitelemesiyle Allah’a karşı yalan uydurarak “Bu helaldir, bu haramdır” demeyiniz! Doğrusu Allah’a karşı yalan uyduranlar ferahlığa mutluluğa eremezler.

117.Az bir menfaati yaşarlar sonrasında kendilerini acıklı bir azap bulur!

118.Daha önce sana anlattığımız haramları Yahudilere de haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmedik. Lakin onlar kendilerine zulmeder oldular.

119.Sonra Rabbin bir cahillik edip kötü davranışlarda bulunan ama devamında tövbe edip düzeltici davranan kimseler için elbette ki bundan sonra bağışlayıcıdır, iyilikle muamele edicidir.

120.Doğrusu İbrahim Allah’a gönülden bağlanan, gerçeklik üzere yönelimde olan bir ümmet idi. O, ortak kılanlardan değildi. 

121.Allah’ın nimetlerine şükrediciydi. Allah onu seçti ve dosdoğru yola iletti.

122.Bu dünyada ona iyilik güzellik verdi. Elbet o, ahirette de Salihlerdendir.

123.Sonra sana “gerçeklik üzere yönelimde olarak İbrahim’in yoluna uy!” diye vahiy buyurduk.

124.Cumartesi yasağı ancak o günün durumu hakkında ayrılığa düşenler için konuldu. Elbet hakkında ayrılığa düştükleri hususta Rabbin huzura çıkış gününde aralarında hükmünü verecektir.

125.En doğru hükmü[28] esas alarak ve en güzel öğüt üzere Rabbinin yoluna çağır. Onlarla en uygun şekilde mücadele et. Elbet Rabbindir yolundan sapanı en iyi bilen ve doğruluk üzere olanları en iyi O bilir.

126.Eğer misilleme yapacaksanız uğratıldığınız zararın bir benzeri şekilde misilleme yapın. Ama eğer sabrederseniz elbet bu, sabredenler için daha iyi olur.

127.Sabreyle! Sabrın ancak Allah’a dayanman olur. Onlardan yana üzülme. Kurdukları planlardan dolayı içinde bir tedirginlik olmasın.

128.Elbet Allah bilinçli duyarlı olanlarla beraberdir, gereğince davrananların yanındadır.


 

[1] Allah’ın buyruğunu göndermesi noktasında bir zaafı yoktur. O neyi ne zaman göndereceğini bilir. O unutkan değildir. Siz size indirilen ile amel edin. Allah’tan buyruğunu acele ile istemeyin. Bu ayeti okurken Maide 101. Ayeti mutlaka dikkate almak gerekmektedir.

[2] Buradaki ruh insanlığa hayat sunumu yapan Allah’ın vahyidir.

[3] Yaratmanın her aşamasında özsu mevcuttur. Özsu kelimesi eşeyli üremedeki cinsellik sıvısı anlamını da kapsar.

[4] Enam türünden kasıt dört ayaklı çift toynaklı hayvanlardır. Dört ayaklı çift toynaklı hayvanların yenmesi helal olup çift toynaklı olmasına rağmen domuz eti pis yani sağlıksız olduğundan Bakara suresi 173. Ayette ve Maide suresi 3. Ayette haram kılınmıştır.

[5] Dağların kökleri adeta geminin denize demir atması gibi karaların sallanıp sürüklenip batmasına engel bir işlev arz etmektedir. Zira yeryüzünün derinlikleri adeta okyanusların gemileri sallayıp sürüklemesi gibi karaları sallayıp sürükleyebilecek bir mahiyettedir.

[6] Allah’tan başka dua ettikleri ve davet ettikleri kimseler

[7] Allah’ın berisinden, yakınından Allah dostları diye yardıma çağırdıkları ve onlar diridirler kılıcın kınından çıkmış gibidirler, evrende tasarruf sahibidirler gibi hezeyanlara reddiye mahiyetindedir bu ayetler. Tabi anlayana!

[8] Bu yaptıklarımız yanlış olsa zaten Allah bize imkân tanımazdı demiş oluyorlar.

[9] Allah’tan vahiy almak nübüvvet makamını ifade eder. Ama Allah vahiy gönderdiklerinden sadece erkekleri resul olarak görevlendirmiş ve onları Allah’ın vahiy buyurduğu buyrukları topluma tebliğ etmeye memur kılmıştır. İşte bu görevlendirme işi Risalet makamını ifade eder. Vahiy almadan risaletle görevlendirilmek mümkün olamayacağından Allah’ın nebisi olmadan Allah’ın resulü olmak mümkün değildir. Bu bakımdan her resul aynı zamanda nebidir ama her nebi resul değildir. Mesela Hz Meryem ve Musa’nın annesi nebidirler ama resul değillerdir. Meryem’in nebilerden olarak bizzat zikredildiği bir ayet olarak Meryem suresi 58. Ayete bakılabilir. Bu ayetin öncesinde kitapta adını an denerek zikredilenler arasında Meryem validemiz de vardır. Ahzab 40. Ayet son resulü son nebi olarak zikrettiğinden artık resullük de nebilik de sona ermiştir. Dolayısıyla Muhammed nebiden sonra kimsenin Allah’la iletişimi olacak şey değildir. Adına vahiy ya da ilham demek fark etmez. Kim ki Allah’tan vahiy ya da ilham aldığını iddia ediyorsa sahtekârdır müfteridir.

[10] Ehli Zikre yani daha önce vahiy bildirisine muhatap olmuşlara yani ehli kitaba sorun…

[11] Bu ayette geçen zikir ehli vahye muhatap olmuşlardır ki ayetin indiği ortam itibari ile Yahudi ve Hıristiyanları ifade eder.

[12] Bu ayette ve Nahl 64. ayette resule indirildiği vurgulanan zikir Kur’an’dır. İnsanlara indirilmiş olandan kasıt ise Kur’an ve daha önce vahyolunmuş kitaplardır. Bu ayetin hiçbir yerinden resulü temsil edenin Kur’an değil de hadisler olduğuna dair bir delil üretilemez. Allah bu ayetteki buyruğuyla zikir olarak net sunum olan Kur’an’ı insanlara açıkça bildirmesini ve önceki vahiylerdeki bildirinin hakikatini de böylece ortaya koymuş olmasını emretmiş olmaktadır.

[13] Allah’a şükredeceklerine ve nimetleri Allah’tan bileceklerine bilgisizce başka şeylerin vesilesine yoruyorlar başkalarından bir himmet olarak görüyorlar.

[14] Yani kendileri erkek babası olmayı arzu ederlerken, kız babası olmayı kendileri açısından utanılası bir durum olarak algılarlarken öyle bir çelişkili algıları var ki akılsızca davranarak Allah’a kız çocuklarını isnat ediyorlar. Bu ayette kız çocuğunun kötülüğü hakkında bir vurgu olmayıp kendilerine layık görmediklerini Allah’a layık görenlerin çelişkili zihin yapılarına vurgu yapılmaktadır.

[15] Nahl 44. Ayetin dipnotuna bakınız. 

[16] Bu ayetteki enam türü hayvanlardan kasıt daha ziyade enam suresinde isimleri zikredilen koyun, keçi, sığır, deve cinsi hayvanlardır. Enam türünden kasıt dört ayaklı çift toynaklı hayvanlardır. Dört ayaklı çift toynaklı hayvanların yenmesi helal olup çift toynaklı olmasına rağmen domuz eti pis yani sağlıksız olduğundan Bakara suresi 173. Ayette ve Maide suresi 3. Ayette haram kılınmıştır.

[17] Vahyetmiştir yani onun doğasına fıtratına bunu programlamıştır.

[18] Sorumlulukları altındakilerin kendilerine denk olmasını kabul edemeyenler, mülkiyetlerine egemenliklerine onları ortak edemeyenler nasıl oluyor da Allah’a denkler oluşturuyorlar, ortaklar ediniyorlar?

[19] Allah hakkında kafanıza göre konuşmayın, Allah hakkında benzetmeler yapmayın, Kendi kafanıza göre Allah’la ilgili varsayımlarda bulunmayın. Allah’ı başkaları gibi sanmayın, Allah gibi başka kudretler üretmeye kalkışmayın, Allah’a akıl öğretmeye kalkışmayın. Allah hakkında konuşacaksanız mutlaka Allah’ın kitabından konuşun.

[20] Enam türünden kasıt dört ayaklı çift toynaklı hayvanlardır. Dört ayaklı çift toynaklı hayvanların yenmesi helal olup çift toynaklı olmasına rağmen domuz eti pis yani sağlıksız olduğundan Bakara suresi 173. Ayette ve Maide suresi 3. Ayette haram kılınmıştır.

[21] Bu ayetin örnek bir sahnesi için Furkan Suresinin 26-30. Ayetlerine bakınız.

[22] Allah’ın kitabına harfiyen uyarak davranınız ve bu çerçevede verdiğiniz sözleri mutlaka yerine getiriniz.

[23] Gerekçe: Kulun niyeti gayretidir, Allah’ın ilmi, adaleti, hikmeti, merhametidir.

[24] Dünyalık menfaatin derecesi ne olursa olsun ahiret karşısında az bir menfaattir. Zira dünya ahiret karşısında yok mesabesindedir.  Bak: Ali İmran, 185 / Nisa, 77 / Enam, 32 /  Tevbe; 38: 38-Ey iman edenler! Size ne oluyor ki “Allah yolunda seferber olunuz, savaşa çıkınız” dendiği zaman yere çakılıp kaldınız. Ahiret yerine dünya hayatına mı rıza gösterdiniz. Oysa ahirete nazaran dünya hayatının menfaati yok denecek kadar azdır.

[25] Lafzen “apaçık Arapça lisandır”.  El Arabiyyu kelimesi Arap lügatinde söz için kullanıldığında net anlaşılır sunumu olan ifadeleri, kişi için kullanıldığında apaçık net sunum yapabilen kişiyi anlatır. Ragıp el İsfehani’nin elMüfredat adlı eserine bakılabilir.

[26] İnkârcılığı ahlak edinenlerin duyularının hiçbir anlamı kalmaz. Adeta kilitlidirler. Allah’ın yasasınca durum budur.

[27] Üzerine Allah’ın adı anılarak kesileni kim kesmiş olursa olsun helaldir. Müşrik bir kimsenin Allah’ın adını anarak kestiği yenir Allah’tan başkasının adını anarak kestiği yenmez. Üzerine Allah’tan başkasının adı anılmadıkça Allah’ın adı anılmamış olan da yenir. Ayrıca burada üzerine Allah’ın anılması ifadesi sadece kesim sırasını değil nimetten yararlanma anını da ifade eder. Kişinin Allah’tan başkasının adını anarak yiyeceği lokma haram olur. Bunun için bizler yemekte bismillah deriz. Besmele çekmeden yenen de kesilen de haram olmaz. Haram olmanın şartı Allah’tan başkasının adıyla kesilmek ya da yenmektir. Şu ayetlere de bakınız: Maide 3/ Enam 145/ Enam 119

[28] Hikmet kelimesini en doğru hüküm olarak çevirdik. Allah hikmeti yani en doğru hükmü vahyetmiştir. Mutlaka Kur’an’ı esas alarak hüküm vermek Müslümanlığımızın gereğidir.

 

 
   
   
   
   
   
   
   
   
   
                                              
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   

Mustafa Arıcan Ayas

Free Web Hosting